Hayatımdan Kırıntılar
Üç yıllık aradan sonra eve dönünce, zaten içimde olan eski şeyleri karıştırma merakı iyice depreşti; Bir de buna neyim var neyim yok her şeyi yüklediğim taşınabilir harici belleğimin çökmesi ve geçmişsiz kalışım eklenince kıyı bucak ne varsa ortaya döktüm. Eskiden ne güzel her şeyi saklıyormuşuz, öyle kayıt aletlerinde değil, bildiğimiz eski kutularda, çoğunlukla da dayanıklı ayakkabı kutularında. Kutuları açtıkça ortaya neler döküldü neler; çoğunluğu elbette eski fotoğraflar oluşturuyordu. Sonra tiyatro biletleri, zaman zaman umut bağlanılan milli piyango biletleri, tebrik kartları, acı, tatlı anları bir yük gibi omuzunda taşıyan mektuplar. O kutuların olmazsa olmazları eski madeni ve kâğıt paralar, eskilerin vazgeçilmezi mektup pulları, neler ve dahi neler. Neyse ki tarayıp yükledikten sonra asıllarını atmamışım. Tabii ki belli bir yıla kadar. Ne zaman ki dijital bir fotoğraf makinem olmuş ve CD icat edilmiş; İşte o fotoğraflar gitti gider. Elbette o bölük börçük yazılan ya