Elbrus Tırmanışı (5642m) 15-22 Ağustos 2013





Elbrus (5.642 m.) Tırmanışı Raporu Tarih: 15–22 Ağustos 2013

Yükseklik: 5.642 Metre,
Konum: Rusya Federasyonu / Kabardin Balkar Özerk Cumhuriyeti / Baksan Vadisi / Elbrus Dağı,
Özellik: Rusya’nın ve Avrupa’nın en yüksek zirvesi,
Düzenleyen: ROTA DOĞA ETKİNLİKLERİ VE SOSYAL ETKİNLİK GRUBU
Ekip:
ROTA: Asef OZHAN, Nazan OZHAN, Mustafa SÖZLÜ, Hasan BAŞPINAR, Kerem ÜN, Volkan ŞAHİNLER, Gülseven ŞENTÜRK, Sinan SEZGİN
Rusya Federasyonu: Анастасия Трифанова (Nastya)

Rapor ( Bu rapor sadece bir tırmanış raporu değil bir gözlem raporudur):
Geçen yıl yapılan Demavent tırmanışından sonra çıtayı biraz daha yükseltmek amacıyla, rakım olarak daha alçak olan, ancak şartları daha farklı ve Avrupa ve Rusya’nın en yüksek noktası olan, Avrupa’nın çatısı olarak tanımlanan Elbrus’a gitme kararı aldık. Yapılan iki toplantının sonucunda ayrıntılar belirlendi, eksiklerin tamamlanma kararı alındı.
15 Ağustos 2013:
Sabiha Gökçen Uluslararası Havaalanı’nda saat 11.00 de bir araya geldik. Yurt Dışı Çıkış Harçlarımızı ödedikten sonra paramızın bir kısmını Change Ofiste ruble ile takas ettik. Daha sonra keşke elimizdeki paraların büyük kısmını rubleye çevirseydik dedik. Chek-in işlemlerimizi yaptırdık. Chek-ini önce yaptırmanızın bir anlamı yok, doğrudan son sırayı veriyorlar. Bu gidişte de, gelişte de böyleydi(Tuvaletin önü). Havaalanında çantaların ağırlığı ile ilgili bir sorun olmadı 2-3 kg. fazlalık bir sorun teşkil etmedi. Simit sarayında bir şeyler atıştırdıktan sonra, yaklaşık bir saat gecikme ile saat 15.00 de havalandık.

Saratov Airlines hava yolu
Oldukça eski bir uçak, koltuklarının kimisi arkaya yatıyor, çoğu ön tarafa kapanıyor.
20 sıralı, 120 kişilik bir uçak
Çantalar kabin dolaplarına sığmadığı için hosteslerin hazırlık yaptığı en arkadaki boşluğa koyduk.
Pilotlar iyi, uçuşta bir sorun olmadı, iniş güzel(Gerçi dönüşte yaklaşık 50 cm’den piste direk indik:)
En güzel tarafı yemekleri, salata, tavuk veya et yemeği, tatlı olarak gofret, çay


Yolcuların neredeyse tamamı kadın, 120 kişiden kabaca 40’ ı ancak erkekti. Genelde bavul ticareti yapan kadınlar.
Tam 2 saat sonra saat 17.00 de Nalçik Hava alanına indik. Nalçik’ in rakımı yaklaşık 500 m.
Kendi vatandaşlarının bazılarının bavullarını açtırdılar. Bizi en sona bıraktılar ve çantaları x-ray den geçirdiler. 3 sefer pasaport kontrolünden geçtik. Havaalanında işlemler oldukça yavaş 17.00 de indiğimiz havaalanından saat 18.30 da ayrılabildik. Bu arada uçakta bir emigrasya, yani göçmen belgesi doldurmanız gerekiyor. Bizler de doldurduk. Çift taraflı olarak doldurun. Yarısı havaalanında kalıyor, diğer yarısını size veriyorlar. Bu kısım sürekli pasaportunuzun içinde kalsın. Sakın kaybetmeyin. Ülkeden çıkarken tekrar istiyorlar.



Dışarı çıktığımızda kabarin asıllı şoför Aslan’ı bizi beklerken bulduk. İyi, ancak biraz aceleci ve asabi bir arkadaş.


Nalçik- Azau arası yaklaşık 140 Km. Yolculuk yaklaşık 2-2,5 saat. Yolda bir alış veriş merkezine uğradık ve bir şeyler aldık.
Önce Terskol ardından da saat 21.30 gibi Azau’daki otelimize, Çıran Azau otele geldik.
Çıran otel Azau’daki diğer otellere göre biraz pahalı olmakla birlikte, yemekleri ve odaları oldukça iyi. Diğer otellerde kalanlar yemeklerden şikâyet ederken, bizim şikâyetimiz olmadığı gibi oldukça memnun kaldık. İlk defa kaşa yedik. Bizdeki bebek maması gibi. Aslında bir tür pirinç lapası. Otelde kablosuz bağlantı var. Odalara ikişer kişi dağıldık ve istirahate çekildik. Bu uzun gün böylece bitti.

16 Ağustos 2013:
Sabah kahvaltısını yaptıktan sonra rehberimiz Nastya geldi ve onunla tanıştık. Nastya oldukça cana yakın ve dost canlısı bir rehber. Bu tanım sizi yanıltmasın, iş kurallara gelince babasını tanımayan birisi.


İlk günün programını Nastya belirledi. Yürüyüş kıyafetlerimizi giydik. Azau’dan ilk kademe teleferikle 3.000 metreye çıktık. Buradan 3.500 metreye yürüdük. Tekrar 3.800 metreye telesiyejle çıktık. Burada uzun süre kalarak aklimatize olmaya başladık. Sohbet ettik, kalacağımız konteynırı ayarladık. Burada bareller ve konteynırlar var. Konteynırlar biraz daha pahalı ama çok daha konforlu. Nastya’nın arkadaşı, aynı zamanda bizim aşçımız Saşa ile tanıştık. Saşa o yaşta hiçbir Rus kadından beklemeyeceğimiz kadar usta bir aşçı ve o da iyi bir dost.
3.500 metreye yürüyerek indik. Oradan teleferikle aşağıya, Azau’ya indik. Duşumuzu aldık, dinlendik, akşam yemeğini yedik. Yemekten sonra yürüyerek Teskol’a gittik ve Kubbe Cafenin sahibi, iki sefer Everest’e çıkan Balkar asıllı Abdulhalim’le tanıştık, sohbet ettik:)

Nalçik/Ajans Kafkas - Kabardey-Balkar’lı iki dağcı, Balkar Abdul-Halim Olmezov ve Kabardey Karina Mezova 21 Mayıs’ta dünyanın en yüksek zirvesi Everest dağına tırmandı.
Olmezov ve Mezova, başarılarını Kabardey-Balkar’ın iki halkının birlikteliğinin sembolü olarak nitelendirdiler. Dağcıların ifadesine göre, Kabardey-Balkar yönetimine Everest tırmanışının resmi olarak desteklenmesi talebiyle başvuruda bulunuldu, ancak gönderilen mektuba resmi makamlardan yanıt gelmedi.
Olmezov tırmanışını, kendi halkına ve Stalin rejimi tarafından sürgün edilen bütün halklara adadı. Olmezov, Everest’e Kalmık, İnguş, Çeçen ve Karaçay-Malkar bayraklarını dikti.
Karina Mezova’nın tırmanışı Kabardey-Balkar yönetimince mali olarak desteklendi. Everest tırmanışını, Kafkas-Rus savaşlarının kurbanlarına ve ‘Çerkes Soykırımı’nın yıldönümüne adayan Mezova, Everest zirvesine Adıge bayrağı dikti.
Tırmanışı gerçekleştiren organizatörlerin ifadesine göre, dağcı Abdul-Halim Olmezov ikinci kez Everest’e tırmandı. Olmezov ilk olarak 2009’da Everest’e tırmanmış ve zirveye Kabardey-Balkar ile Rusya Acil Durumlar Bakanlığı bayraklarını dikmişti. Tırmanış dönüşünde Olmezov, Kabardey-Balkar Başkanı Arsen Kanokov’a Everest’te çıkardığı bayrağı hediye etmişti. KU/ÖZ/YA


Dönüşte otelin önünde otururken birden Volkan ben bunu tanıyorum dedi ve bir adamın peşinden koşturdu. Rus dağcı Nikolay Çornıy ile de böyle tanıştık. Nikolay Çornıy 70 yaşında Everest’e tırmanmış.
Akşam geç saatlerde istirahate çekildik.

17 Ağustos 2013:

Sabah kahvaltı yaptıktan sonra Çeget bölgesine gittik. Yaklaşık 2.200 metreden 2.800 metreye kadar yürüdük. Çok güzel bir doğa yürüyüşü oldu. Gerek etraftaki orman ve yeşillikler gerekse uzakta görünen manzaralar çok harikaydı. Çiçeklerin arasından karlı Kafkasya dağları görünüyordu. Nastya bize dağ yemişleri toplayarak ikram etti. Böğürtlen türü bitkilerden oldukça fazla var.


2.800 metreden 3.000 metreye teleferikle çıktık ve oradan 100 metre kadar yukarıya yürüyerek sohbet ettik, manzarayı doya doya seyrettik. Uzakta büyük bir şelale görünüyor, doğa yürüyüşü için çok güzel bir yer olabilir.
Dönüşü tamamen teleferikle yaptık ve aşağıda, Çeget’de şaşlık yedik, kamp için alışveriş yaptık ve otele döndük. Elimizde o kadar çok yiyecek oldu ki, bir kısmına hiç dokunmadan Saşa’ya bıraktık; hiç olmazsa başka dağcılar faydalansın.
Etrafımızda Sabahtan akşama kadar İngilizce ve Rusça konuşuluyor; bir ara Asef Nazan’la İngilizce konuşmaya başladı. Bazen ben Nastya’nın söylediği Rusça bir şeyi, yine Rusça olarak arkadaşlara anlatıyorum. Uyumlu bir grubuz, muhabbet, sohbet, şakalarla ve kahkahalarla bu günü tamamladık ve otele döndük. Bu gece oteldeki son günümüz. Planlamada otelde bu kadar, yani 3 gün kalmayı düşünmemiştik, ancak gelişme bu yönde oldu. Elbrus’a gelmek isteyen arkadaşların bu süreyi bir veya iki güne düşürmeleri aklimatizasyon açısından daha uygun olacaktır.

18 Ağustos 2013:

Sabah kahvaltı yaptıktan sonra, fazlalıklarımızı otelde bıraktıktan sonra, otelin bunu kabul etmesi bizim için büyük kolaylıktı, saat 09.00 da otelden ayrıldık. Kişisel malzemelerimizi ve sonradan aldığımız ortak yiyecekleri yürüyerek teleferik bölgesine taşıdık. Otelin Azau’da ve teleferiğe yakın olmasının böyle bir faydası oldu.
Telesiyejle yukarı çıkarken, çanta hazırlama hatası sonucu termosum telesiyejden yere düştü. Allah’tan burada her şeyi kiralık olarak bulmak mümkün, hatta satın almak mümkün.
Üç kademe bütün malzemeleri kontynıra taşıdıktan sonra yemeklerimizi yedik. Konteynır yaklaşık 15 metrekare genişliğinde, içinde köşeleri yerleştirilmiş 4 adet iki katlı ranzanın bulunduğu küçük bir ev. Yataklarda matros dedikleri battaniye kaplı bir yumuşaklık var. Kendi matınızı üzerine serip daha yumuşak hale getirebilirsiniz. Doğrudan uyku tulumunuzu da kullanabilirsiniz.


Yemekten yaklaşık bir saat sonra önce yağmur daha sonra hafif kar atıştırmaya başladı. Dağ kıyafetlerimizi giydik ve 3.800 metreden 4.700 metreye Pastuhova Kayalıklarına aklimatizasyon için yürümeye başladık. Kar yağışı gittikçe yoğunlaştı. 4.400’lerde hava soğumaya başladı. Grubun yarısı 4.450’lerde kaldı, devam etmedi. Grubun geri kalanı 4.650’den geri döndü. Geri dönüşü toplu olarak gerçekleştirdik. Dönüş oldukça zorlu oldu. Hava çok soğudu, görüş 50 metreye kadar düştü. Gülseven Hanım soğuktan oldukça etkilendi, benim sol elimin küçük parmağı uyuştu, parmağı eldivenin boşluğuna çekerek kurtardım, döndükten sonra Nazan hastalandı. Biraz sorunlu bir tırmanış oldu. Toplam 6 saatlik bir yürüyüş yaptık. Aslında irtifaya uyum açısından çok büyük sorunlar yaşanmadı. Yoğun baş ağrıları, mide bulantıları, isteksizlik ve halsizlik belirtileri gösteren arkadaşımız pek yoktu. Kısa süre yüksek irtifada bulunmamıza rağmen uyum problemi olmaması büyük bir şanstı.

19 Ağustos 2013:
Bu gece Zirve gecesi, hepimizde biraz da olsa heyecan var. Sabah saat 08.00 de kalktık ve kahvaltı yaptık. Saşa ve Nastya çok iyi insanlar, ancak iş kurallar gelince askerden farksız hale geliyorlar. Neredeyse istedikleri şeyleri zorla yediriyorlar. Kurallardan asla taviz vermiyorlar. Bu zaman zaman tatsızlıklara yol açsa da insan takdir etmeden de yapamıyor. Standart kaşamızı tabii ki yedik.
Nastya konteynıra geldi ve hepimizin başımızdan ayağımıza kadar neler giyeceğimizi, yani kıyafetlerimizi kontrol etti. Yine bu durum bizi biraz şaşırttı. Sonra da kendisine hak verdik. Bazı kıyafetlerimizi beğenmedi, yeterli olmayacağını söyledi. Eksiklerimizi tespit etti, not aldı ve akşama kiralayarak getireceğini söyledi. Burada kiralık her şeyi bulmak mümkün demiştim. Eğer Elbrus’a gelmek istiyorsanız, ancak giyime ayıracak fazla paranız yoksa bu hiç dert değil. Burada oldukça uygun fiyatlara her şeyi kiralamak mümkün. Fikir olsun Bir çift kaz tüyü tek parmak eldiven + Bir termos + Bir kalın polar pantolonu 460 rubleye, yaklaşık 27 liraya kiraladım.
Nazan’ın durumu çok iyi. Sıra Asef’e geldi Asef kendini iyi hissetmedi. Ne olduğuna tam kendisi de karar veremedi. Yediği bir şeyden rahatsız olabileceğini, ya da akut dağ hastalığı belirtileri gösterdiğini düşündü. Kötü ihtimale karşı tedbir olarak da 3000 metreye kadar indi. Kendini iyi hissetmeye başlayınca da geri yanımıza geldi.
Bugüne ben “kertenkele günü” adını verdim. Hepimiz bütün gün kertenkeleler gibi konteynırın yanındaki kayalıkta, kayaların üzerinde oturduk, sohbet ettik, resimler çektik, zaman zaman güneş çıktıkça kollarımızı sıyırdık ve D vitamini, enerji toplamaya çalıştık, birbirimize yiyecekler ikram ettik. Hava açıldıkça bize yüzünü gösteren çift zirveli Elbrus’u ve karşımızdaki muhteşem, anlatılamaz Kafkas dağlarını seyrettik ve iyice motive olduk.
Saşa müthiş bir aşçı; bugün ton balıklı, brokolili, içinde değişik sebzeler olan bir çorba hazırladı. Tarifi mümkün değil, ancak yenince anlaşılır. Bir dağcının yemesi gerekenleri öğünlere göre çok iyi hazırlıyor.
Akşam eksik malzemelerimiz geldi, zirve çantalarını hazırladık. Zirve kıyafetlerinin çoğunu ısıtma amaçlı olarak üzerimize giydik.
Balıkçı düğümü ve pursik çalıştık. Emniyet kemerlerinin ayarlarını yaptık.
Çoğu arkadaşım uyudu veya uyumuş numarası yaptı. Bazı arkadaşların seslerinden uyudukları kesinlikle anlaşılıyorduJ


20 Ağustos 2013:
TIRMANIŞ

Gece saat 02.00’de herkesin telefonundan farklı melodiler gelmeye başladı. Bu yaptığımız tırmanışlarda ilk defa oluyordu. Genelde herkes birbirine güvenir ve kimse saatini ayarlamazdı. Kalktık. Kıyafetlerimi giydik.
Saat 03.00’de kahvaltıya indik. Saşa zorla bize garip bir kaşa ve yumurta yedirmeye çalışıyor. Termostaki çayımıza ısrarla şeker atmaya çalışıyor. Ben hayatımda şekerli çay içmedim, midem bulanı diyorum. Bu farklı bir durum diyor. Mecburen atıyorum. Ama 5.300’deki büyük molada çayı içiyorum ve gerçekten midem bulanıyor. Çayı boşa taşıdım.
Saat 04.00’de snowtrackin yanında toplandık ve hareket ettik. Yaklaşık 30 dakika sonra 3.800 metrede yamaçta bizi bıraktı.  Bu kararın iyi bir karar olduğunu dönüşte anlayacaktık. Bu karar hepimizin zirve yapma şansını en az %70-80 artırdı.
Kramponlarımızı biraz zor da olsa taktıktan sonra saat 04.30’da yürüyüşe başladık. Çok güzel bir tempo ile tembel adımını kullanarak, her adımda nefes alarak ve vererek tırmanmaya başladık. Ancak bu durum genç arkadaşlar için sıkıntılı olmaya başladı. Buna ilave olarak sık sık durulması ve her duraklamanın neredeyse 5 dakikayı bulması motivasyonu düşürmeye başladı. Bu ilerleme şekli grubun uyumunu bozmaya başladı.
Batonun kayışını düzeltmek isterken sağ dış eldivenim 100 metre aşağıya düştü, yapacak bir şey yoktu; polar iç eldivenin üzerine, balaklavayı sardım. Yaklaşık 100 metre tırmanıştan sonra bir dağcının Rusça bu eldiven kimin dediğini duydum. Sağ olsun bir dağcı beni bu zor durumdan kurtardı. Her şeyi sabitlemenin, bağlamanın ne kadar gerekli olduğu bir kez daha ortaya çıktı.
Yaklaşık 5.300 metreye kadar bu şekilde ilerledik. Bu noktada Gülseven Hanım artık devam etmek istemediğini, çok üşüdüğünü, hipotermi geçirmek üzere olduğunu ve midesini bulandığını ifade etti. İkinci rehberimiz olan, Rusya snowboard şampiyonu olan, daha önce 84 kez Elbrus’a çıkmış olan Ali ile geri döndü. Sonradan Gülseven Hanımın söylediğine göre; “Yedin benim 85 inci çıkışımı” diyormuş.
Gülseven Hanımı bıraktıktan sonra tempoda ikinci hata başladı. Tempo o kadar hızlandı ki Ben ve Sinan yetişemiyorduk. 6 arkadaş diğer grupları da sollayarak hızla ilerliyorlardı. O hale geldik ki artık adım atamıyorduk. Sinan 2 sefer yalpaladı ve düşme tehlikesi geçirdi.
Sonunda iki zirve arasındaki boyunda yetiştik ve burada yarım saatlik bir uzun mola verdik. Ben ve Nazan Hanım çantalarımızı bıraktık. Ben bel çantasını aldım. Zirve yolu artık görünüyordu. Bu hepimizi tekrar motive etti. Yaklaşık 8 saattir yürüyorduk, saat 12.00 civarındaydı.
Çok güzel bir tempo ile Nastya’nın kontrolünde yürümeye başladık. Kuş gibi uçuyorduk. İki grubu geçtik. Sivri sırtta ipe girdik, belki çok gerekli değildi, ancak güzel bir eğitim oldu. İpten çıktığımız anda düzlüğü ve sonunda Elbrus ’un zirvesini gördük. Hepimiz ip gibi dizildik, yürümeye başladık ve saat tam 14.00 de yürüyüş kararı gibi sayarak adım atmaya başladık, sekizinci adımda zirvedeydik.
Birbirimizi tebrik ettik. Bayrağımızı açtık, Dağlara boyun eğeceğimizi, asla insanın köleliğine boyun eğmeyeceğimizi, sonuna kadar direneceğimizi Avrupa’nın ve Rusya’nın en yüksek noktasında herkese duyurduk.



Zirvede 15 dakika kaldıktan sonra dönüşe başladık. Çok sıkıntılı, zorlu, acı verici 5 saatlik bir inişten sonra, saat 19.30’da konteynırlar bölgesine(3.800 m.) geldik. Ben oldukça yorulmuştum, diğer arkadaşlarım daha iyiydiler. Yatağıma kadar çorba ve ekmek getiren Nazan Hanıma çok teşekkürler.
Yemekten sonra ne zaman uyuduk, sabah nasıl kalktık hiç birimiz hatırlamıyoruz. Başarının rahatlığı ve 15 saatin yorgunluğu. Teşekkürler Elbrus!!!!

21 Ağustos 2013:
Sabah saat 07.00’de kalktık, kahvaltı yaptık. Çantalarımızı aldık. Saşa ile vedalaştık. Bir saat gecikmeli çalışan teleferikle üç aşamada Azau ’ya indik. Otelin önünde sinirli sinirli dolaşan Aslan’ı gördük. 1.5 saat geç kaldınız diyordu. Adama teleferiğin çalışmadığını anlatmak mümkün değil.
Otelden fazla eşyalarımızı aldık. Otele kayıt belgesini aldık. Ancak gerekli değildi. Eğer Rusya’da cumartesi Pazar hariç 7 günden fazla kalacaksanız bu belgeyi çıkışta soruyorlar. Bizim tam sınırda idi. Riskli olabilirdi. Neyse ki bir şey çıkmadı.
Buradan Nalçik’e hareket ettik.
Nalçik’te merkeze 6 Km. uzaklıktaki “starıy dvor”da kaldık. Burası yeşillikler içinde Rusların kurort dedikleri, genellikle yazın deniz dışındaki tatiller için kullandıkları bir yatay otel şekli.
Oldukça ucuz bir otel, şehir dışında olması sizi yanıltmasın. Bu ülkedeki en ucuz şey ulaşım. Benzin yaklaşık bir dolar. Şehre gitmek için 200 ruble(12.00 TL) ödemeniz yeterli.
Odalara yine ikişer kişi yerleştikten sonra şehre indik, para bozdurduk.
Zirveyi Boçka restoranda kutladık, sincapları seyrettikJ Lenin caddesine gittik. Biraz dolaştık. Aldığımız bilgiye güvenerek, akşam halk danslarının sergileneceği Lenin meydanına gittik ve saat 21.00 e kadar bekledik. Sonra halk danslarını gençlerin kendi aralarında toplanarak yaptıklarını gördük. Türkiye’de çok kolay rastlayamayacağımız görüntüler. Halkın kendiliğinden eğlenmek için toplanacağı bir meydan ve kendiliğinden bir araya gelen, birbirleriyle dans eden insanlar. Bu bir gün değil, haftanın her günü tekrarlanan bir görüntü.
Biraz daha bekledikten sonra otele döndük, bira ve çay içtik. Odalara çekilip çantalarımızı seyahat için toparlamaya çekildik.

22 Ağustos 2013:
Sabah saat 07.00 de kalktık. Biraz geç de olsa kahvaltılarımızı yaptık. Bu arada şoförümüz Aslan geldi. “Gelecek sefer gelirken, Kabardince öğrenin” dedi. Ben de “Siz Türkçe öğrenin Türkçe ortak dilimiz” dediğimde,  “Ortak dil Rusçadır” dedi. Burası özerk bölge olmasına rağmen Rusya’nın ve Rusçanın ağır bir hâkimiyeti var. Herkes kendi ailesiyle bile Rusça konuşuyor. Her tarafta Rusya ile birlikte hareketin propaganda yazıları var.
Naveki s rassiyey (Yüzyıllarca Rusya’yla)
Puyst krepnet drujba narodof rassii ( Rusya halklarının dostluğu güçlensin)
Puyst pokrepnet i podsvitaet drujba s rassiyey ( Rusya’yla dostluk güçlensin ve çiçek açsın)
Kendi ana dilinde konuşan hemen hemen hiç kimse duymadık, ama Balkar milliyetçisi, dağcı Abdulhalim Ölmez bana “Rusça konuşuyorsun” diye kızdı ve “sen İvan mısın?” dedi.
Havaalanına geldik. Aslan’la vedalaştık, Türkiye’ye davet ettik.
Uçağın saat 12.00 de kalkması gerekiyordu, bu yüzden saat 10.00 da havaalanına geldik. Saat 14.00 de bina içine ancak aldılar. Yani uçağın kalkması gereken saatten iki saat sonra. İçeride dört ayrı x-Ray cihazından geçirdiler. Dört yerde pasaport kontrolü yaptılar, bu işlemlerde bir saat sürdü. Saat 15.00 de nihayet uçak havalandı.

Saat 17.20 de, Türkiye saati ile 16.20 de Sabiha Gökçen Hava limanına indi.
Maliyet:
 Uçak hariç 600 dolar.

Tavsiyeler:
*Uçak biletlerinizi Sabiha Gökçen – Nalçik alınız. Biraz daha fazla para verirsiniz, ancak bu sizi fazla kara yolculuğundan ve bagaj aşımından kurtarabilir.
*Tırmanış süresince, bölgedekilerin İngilizce bilmemelerinden dolayı yanınızda Rusça bilen birilerini bulundurmanız yararlı olacaktır.
 *Grubun durumuna bakarak Snowtrack kullanmayı değerlendirin. Mutlaka çıkışta ya da inişte kullanın.
*Batonunuzu, kazmanızı, eldiveninizi hatta çantanızı bir şekilde vücudunuza sabitleyiniz. Benim gibi şanslı olmayabilirsiniz.
*Otelde bir gün kalmayı müteakip, aklimatizasyon için barellere çıkınız. Gerekirse son iki gün otelde kalınız.
*Saşa’ da kalacaksanız Türkiye’den fazla yiyecek götürmeyiniz, alışverişi orada yapınız.
*Rehber olarak Nastya ve Ali’yi önerebiliriz.
 *Sürekli dağcılık yapmıyorsanız, gitmeden pahalı kıyafetler almayın, oradan kiralama yoluna gidin.
*Azau, Terskol veya Çeget’de otelde kalabilirsiniz. Ancak Teleferiğin Azau ‘da olduğunu unutmayınız.
*Otelde bir gün kalmayı müteakip, aklimatizasyon için barellere çıkınız. Gerekirse son iki gün otelde kalınız.

Hazırlayan: Mustafa SÖZLÜ
İletişim:mustafasozlu@hotmail.com















Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Şehre Soru Sormak

Yol Ayrımındaki Martı

Izmir'e Elveda