Elbrus Tırmanışı (5642m) 15-22 Ağustos 2013
Elbrus (5.642 m .) Tırmanışı Raporu Tarih: 15–22 Ağustos 2013
Yükseklik: 5.642 Metre,
Konum: Rusya Federasyonu / Kabardin Balkar Özerk Cumhuriyeti / Baksan Vadisi
/ Elbrus Dağı,
Özellik: Rusya’nın ve Avrupa’nın en yüksek zirvesi,
Düzenleyen: ROTA DOĞA ETKİNLİKLERİ VE SOSYAL ETKİNLİK GRUBU
Ekip:
ROTA: Asef OZHAN, Nazan OZHAN, Mustafa SÖZLÜ, Hasan BAŞPINAR, Kerem ÜN, Volkan
ŞAHİNLER, Gülseven ŞENTÜRK, Sinan SEZGİN
Rusya Federasyonu: Анастасия Трифанова (Nastya)
Rapor ( Bu rapor sadece bir tırmanış raporu değil bir
gözlem raporudur):
Geçen yıl yapılan Demavent tırmanışından sonra çıtayı
biraz daha yükseltmek amacıyla, rakım olarak daha alçak olan, ancak şartları
daha farklı ve Avrupa ve Rusya’nın en yüksek noktası olan, Avrupa’nın çatısı
olarak tanımlanan Elbrus’a gitme kararı aldık. Yapılan iki toplantının
sonucunda ayrıntılar belirlendi, eksiklerin tamamlanma kararı alındı.
15 Ağustos 2013:
Sabiha Gökçen Uluslararası Havaalanı’nda saat 11.00 de
bir araya geldik. Yurt Dışı Çıkış Harçlarımızı ödedikten sonra paramızın bir
kısmını Change Ofiste ruble ile takas ettik. Daha sonra keşke elimizdeki
paraların büyük kısmını rubleye çevirseydik dedik. Chek-in işlemlerimizi
yaptırdık. Chek-ini önce yaptırmanızın bir anlamı yok, doğrudan son sırayı
veriyorlar. Bu gidişte de, gelişte de böyleydi(Tuvaletin önü). Havaalanında çantaların
ağırlığı ile ilgili bir sorun olmadı 2-3 kg. fazlalık bir sorun teşkil etmedi.
Simit sarayında bir şeyler atıştırdıktan sonra, yaklaşık bir saat gecikme ile
saat 15.00 de havalandık.
Saratov Airlines hava
yolu
Oldukça eski bir uçak,
koltuklarının kimisi arkaya yatıyor, çoğu ön tarafa kapanıyor.
20 sıralı, 120 kişilik
bir uçak
Çantalar kabin
dolaplarına sığmadığı için hosteslerin hazırlık yaptığı en arkadaki boşluğa
koyduk.
Pilotlar iyi, uçuşta bir
sorun olmadı, iniş güzel(Gerçi dönüşte yaklaşık 50 cm’den piste direk indik:)
En güzel tarafı
yemekleri, salata, tavuk veya et yemeği, tatlı olarak gofret, çay
Yolcuların neredeyse tamamı kadın, 120 kişiden kabaca 40’
ı ancak erkekti. Genelde bavul ticareti yapan kadınlar.
Tam 2 saat sonra saat 17.00 de Nalçik Hava alanına
indik. Nalçik’ in rakımı yaklaşık 500 m.
Kendi vatandaşlarının bazılarının bavullarını açtırdılar.
Bizi en sona bıraktılar ve çantaları x-ray den geçirdiler. 3 sefer pasaport
kontrolünden geçtik. Havaalanında işlemler oldukça yavaş 17.00 de indiğimiz
havaalanından saat 18.30 da ayrılabildik. Bu arada uçakta bir emigrasya, yani
göçmen belgesi doldurmanız gerekiyor. Bizler de doldurduk. Çift taraflı olarak
doldurun. Yarısı havaalanında kalıyor, diğer yarısını size veriyorlar. Bu kısım
sürekli pasaportunuzun içinde kalsın. Sakın kaybetmeyin. Ülkeden çıkarken
tekrar istiyorlar.
Dışarı çıktığımızda kabarin asıllı şoför Aslan’ı bizi
beklerken bulduk. İyi, ancak biraz aceleci ve asabi bir arkadaş.
Nalçik- Azau arası yaklaşık 140 Km. Yolculuk yaklaşık
2-2,5 saat. Yolda bir alış veriş merkezine uğradık ve bir şeyler aldık.
Önce Terskol ardından da saat 21.30 gibi Azau’daki
otelimize, Çıran Azau otele geldik.
Çıran
otel Azau’daki diğer otellere göre biraz pahalı olmakla birlikte, yemekleri ve
odaları oldukça iyi. Diğer otellerde kalanlar yemeklerden şikâyet ederken,
bizim şikâyetimiz olmadığı gibi oldukça memnun kaldık. İlk defa kaşa yedik.
Bizdeki bebek maması gibi. Aslında bir tür pirinç lapası. Otelde kablosuz
bağlantı var. Odalara ikişer kişi dağıldık ve istirahate çekildik. Bu uzun gün
böylece bitti.
16 Ağustos 2013:
Sabah kahvaltısını yaptıktan
sonra rehberimiz Nastya geldi ve onunla tanıştık. Nastya oldukça cana yakın ve
dost canlısı bir rehber. Bu tanım sizi yanıltmasın, iş kurallara gelince
babasını tanımayan birisi.
İlk günün programını Nastya belirledi. Yürüyüş
kıyafetlerimizi giydik. Azau’dan ilk kademe teleferikle 3.000 metreye çıktık.
Buradan 3.500 metreye yürüdük. Tekrar 3.800 metreye telesiyejle çıktık. Burada
uzun süre kalarak aklimatize olmaya başladık. Sohbet ettik, kalacağımız
konteynırı ayarladık. Burada bareller ve konteynırlar var. Konteynırlar biraz
daha pahalı ama çok daha konforlu. Nastya’nın arkadaşı, aynı zamanda bizim
aşçımız Saşa ile tanıştık. Saşa o yaşta hiçbir Rus kadından beklemeyeceğimiz
kadar usta bir aşçı ve o da iyi bir dost.
3.500 metreye yürüyerek indik. Oradan teleferikle aşağıya,
Azau’ya indik. Duşumuzu aldık, dinlendik, akşam yemeğini yedik. Yemekten sonra
yürüyerek Teskol’a gittik ve Kubbe Cafenin sahibi, iki sefer Everest’e çıkan
Balkar asıllı Abdulhalim’le tanıştık, sohbet ettik:)
Nalçik/Ajans
Kafkas - Kabardey-Balkar’lı iki dağcı, Balkar Abdul-Halim Olmezov ve Kabardey
Karina Mezova 21 Mayıs’ta dünyanın en yüksek zirvesi Everest dağına tırmandı.
Olmezov
ve Mezova, başarılarını Kabardey-Balkar’ın iki halkının birlikteliğinin sembolü
olarak nitelendirdiler. Dağcıların ifadesine göre, Kabardey-Balkar yönetimine
Everest tırmanışının resmi olarak desteklenmesi talebiyle başvuruda bulunuldu,
ancak gönderilen mektuba resmi makamlardan yanıt gelmedi.
Olmezov
tırmanışını, kendi halkına ve Stalin rejimi tarafından sürgün edilen bütün
halklara adadı. Olmezov, Everest’e Kalmık, İnguş, Çeçen ve Karaçay-Malkar
bayraklarını dikti.
Karina
Mezova’nın tırmanışı Kabardey-Balkar yönetimince mali olarak desteklendi. Everest tırmanışını, Kafkas-Rus
savaşlarının kurbanlarına ve ‘Çerkes Soykırımı’nın yıldönümüne adayan Mezova,
Everest zirvesine Adıge bayrağı dikti.
Tırmanışı
gerçekleştiren organizatörlerin ifadesine göre, dağcı Abdul-Halim Olmezov
ikinci kez Everest’e tırmandı. Olmezov ilk olarak 2009’da Everest’e tırmanmış
ve zirveye Kabardey-Balkar ile Rusya Acil Durumlar Bakanlığı bayraklarını
dikmişti. Tırmanış dönüşünde Olmezov, Kabardey-Balkar Başkanı Arsen Kanokov’a
Everest’te çıkardığı bayrağı hediye etmişti. KU/ÖZ/YA
Dönüşte otelin önünde otururken birden Volkan ben bunu
tanıyorum dedi ve bir adamın peşinden koşturdu. Rus dağcı Nikolay Çornıy ile de
böyle tanıştık. Nikolay Çornıy 70 yaşında Everest’e tırmanmış.
Akşam geç saatlerde istirahate çekildik.
17 Ağustos 2013:
Sabah kahvaltı yaptıktan
sonra Çeget bölgesine gittik. Yaklaşık 2.200 metreden 2.800 metreye kadar
yürüdük. Çok güzel bir doğa yürüyüşü oldu. Gerek etraftaki orman ve yeşillikler
gerekse uzakta görünen manzaralar çok harikaydı. Çiçeklerin arasından karlı
Kafkasya dağları görünüyordu. Nastya bize dağ yemişleri toplayarak ikram etti.
Böğürtlen türü bitkilerden oldukça fazla var.
2.800 metreden 3.000 metreye
teleferikle çıktık ve oradan 100 metre kadar yukarıya yürüyerek sohbet ettik,
manzarayı doya doya seyrettik. Uzakta büyük bir şelale görünüyor, doğa yürüyüşü
için çok güzel bir yer olabilir.
Dönüşü tamamen teleferikle
yaptık ve aşağıda, Çeget’de şaşlık yedik, kamp için alışveriş yaptık ve otele
döndük. Elimizde o kadar çok yiyecek oldu ki, bir kısmına hiç dokunmadan
Saşa’ya bıraktık; hiç olmazsa başka dağcılar faydalansın.
Etrafımızda Sabahtan akşama
kadar İngilizce ve Rusça konuşuluyor; bir ara Asef Nazan’la İngilizce konuşmaya
başladı. Bazen ben Nastya’nın söylediği Rusça bir şeyi, yine Rusça olarak
arkadaşlara anlatıyorum. Uyumlu bir grubuz, muhabbet, sohbet, şakalarla ve
kahkahalarla bu günü tamamladık ve otele döndük. Bu gece oteldeki son günümüz.
Planlamada otelde bu kadar, yani 3 gün kalmayı düşünmemiştik, ancak gelişme bu
yönde oldu. Elbrus’a gelmek isteyen arkadaşların bu süreyi bir veya iki güne
düşürmeleri aklimatizasyon açısından daha uygun olacaktır.
18 Ağustos 2013:
Sabah kahvaltı yaptıktan sonra, fazlalıklarımızı
otelde bıraktıktan sonra, otelin bunu kabul etmesi bizim için büyük kolaylıktı,
saat 09.00 da otelden ayrıldık. Kişisel malzemelerimizi ve sonradan aldığımız
ortak yiyecekleri yürüyerek teleferik bölgesine taşıdık. Otelin Azau’da ve
teleferiğe yakın olmasının böyle bir faydası oldu.
Telesiyejle yukarı çıkarken, çanta hazırlama hatası
sonucu termosum telesiyejden yere düştü. Allah’tan burada her şeyi kiralık
olarak bulmak mümkün, hatta satın almak mümkün.
Üç kademe bütün malzemeleri kontynıra taşıdıktan sonra
yemeklerimizi yedik. Konteynır yaklaşık 15 metrekare genişliğinde, içinde
köşeleri yerleştirilmiş 4 adet iki katlı ranzanın bulunduğu küçük bir ev.
Yataklarda matros dedikleri battaniye kaplı bir yumuşaklık var. Kendi matınızı
üzerine serip daha yumuşak hale getirebilirsiniz. Doğrudan uyku tulumunuzu da
kullanabilirsiniz.
Yemekten yaklaşık bir saat sonra önce yağmur daha
sonra hafif kar atıştırmaya başladı. Dağ kıyafetlerimizi giydik ve 3.800
metreden 4.700 metreye Pastuhova Kayalıklarına aklimatizasyon için yürümeye
başladık. Kar yağışı gittikçe yoğunlaştı. 4.400’lerde hava soğumaya başladı.
Grubun yarısı 4.450’lerde kaldı, devam etmedi. Grubun geri kalanı 4.650’den
geri döndü. Geri dönüşü toplu olarak gerçekleştirdik. Dönüş oldukça zorlu oldu.
Hava çok soğudu, görüş 50 metreye kadar düştü. Gülseven Hanım soğuktan oldukça
etkilendi, benim sol elimin küçük parmağı uyuştu, parmağı eldivenin boşluğuna
çekerek kurtardım, döndükten sonra Nazan hastalandı. Biraz sorunlu bir tırmanış
oldu. Toplam 6 saatlik bir yürüyüş yaptık. Aslında irtifaya uyum açısından çok
büyük sorunlar yaşanmadı. Yoğun baş ağrıları, mide bulantıları, isteksizlik ve
halsizlik belirtileri gösteren arkadaşımız pek yoktu. Kısa süre yüksek irtifada
bulunmamıza rağmen uyum problemi olmaması büyük bir şanstı.
19 Ağustos 2013:
Bu gece Zirve gecesi,
hepimizde biraz da olsa heyecan var. Sabah saat 08.00 de kalktık ve kahvaltı
yaptık. Saşa ve Nastya çok iyi insanlar, ancak iş kurallar gelince askerden
farksız hale geliyorlar. Neredeyse istedikleri şeyleri zorla yediriyorlar.
Kurallardan asla taviz vermiyorlar. Bu zaman zaman tatsızlıklara yol açsa da
insan takdir etmeden de yapamıyor. Standart kaşamızı tabii ki yedik.
Nastya konteynıra geldi ve
hepimizin başımızdan ayağımıza kadar neler giyeceğimizi, yani kıyafetlerimizi
kontrol etti. Yine bu durum bizi biraz şaşırttı. Sonra da kendisine hak verdik.
Bazı kıyafetlerimizi beğenmedi, yeterli olmayacağını söyledi. Eksiklerimizi
tespit etti, not aldı ve akşama kiralayarak getireceğini söyledi. Burada
kiralık her şeyi bulmak mümkün demiştim. Eğer Elbrus’a gelmek istiyorsanız,
ancak giyime ayıracak fazla paranız yoksa bu hiç dert değil. Burada oldukça
uygun fiyatlara her şeyi kiralamak mümkün. Fikir olsun Bir çift kaz tüyü tek
parmak eldiven + Bir termos + Bir kalın polar pantolonu 460 rubleye, yaklaşık
27 liraya kiraladım.
Nazan’ın durumu çok iyi.
Sıra Asef’e geldi Asef kendini iyi hissetmedi. Ne olduğuna tam kendisi de karar
veremedi. Yediği bir şeyden rahatsız olabileceğini, ya da akut dağ hastalığı
belirtileri gösterdiğini düşündü. Kötü ihtimale karşı tedbir olarak da 3000
metreye kadar indi. Kendini iyi hissetmeye başlayınca da geri yanımıza geldi.
Bugüne ben “kertenkele günü”
adını verdim. Hepimiz bütün gün kertenkeleler gibi konteynırın yanındaki
kayalıkta, kayaların üzerinde oturduk, sohbet ettik, resimler çektik, zaman
zaman güneş çıktıkça kollarımızı sıyırdık ve D vitamini, enerji toplamaya
çalıştık, birbirimize yiyecekler ikram ettik. Hava açıldıkça bize yüzünü
gösteren çift zirveli Elbrus’u ve karşımızdaki muhteşem, anlatılamaz Kafkas
dağlarını seyrettik ve iyice motive olduk.
Saşa müthiş bir aşçı; bugün
ton balıklı, brokolili, içinde değişik sebzeler olan bir çorba hazırladı.
Tarifi mümkün değil, ancak yenince anlaşılır. Bir dağcının yemesi gerekenleri
öğünlere göre çok iyi hazırlıyor.
Akşam eksik malzemelerimiz
geldi, zirve çantalarını hazırladık. Zirve kıyafetlerinin çoğunu ısıtma amaçlı
olarak üzerimize giydik.
Balıkçı düğümü ve pursik
çalıştık. Emniyet kemerlerinin ayarlarını yaptık.
Çoğu arkadaşım uyudu veya
uyumuş numarası yaptı. Bazı arkadaşların seslerinden uyudukları kesinlikle
anlaşılıyorduJ
20 Ağustos 2013:
TIRMANIŞ
Gece saat 02.00’de herkesin telefonundan farklı
melodiler gelmeye başladı. Bu yaptığımız tırmanışlarda ilk defa oluyordu.
Genelde herkes birbirine güvenir ve kimse saatini ayarlamazdı. Kalktık. Kıyafetlerimi
giydik.
Saat 03.00’de kahvaltıya indik. Saşa zorla bize garip
bir kaşa ve yumurta yedirmeye çalışıyor. Termostaki çayımıza ısrarla şeker
atmaya çalışıyor. Ben hayatımda şekerli çay içmedim, midem bulanı diyorum. Bu
farklı bir durum diyor. Mecburen atıyorum. Ama 5.300’deki büyük molada çayı
içiyorum ve gerçekten midem bulanıyor. Çayı boşa taşıdım.
Saat 04.00’de snowtrackin yanında toplandık ve hareket
ettik. Yaklaşık 30 dakika sonra 3.800 metrede yamaçta bizi bıraktı. Bu kararın iyi bir karar olduğunu dönüşte
anlayacaktık. Bu karar hepimizin zirve yapma şansını en az %70-80 artırdı.
Kramponlarımızı biraz zor da olsa taktıktan sonra saat
04.30’da yürüyüşe başladık. Çok güzel bir tempo ile tembel adımını kullanarak,
her adımda nefes alarak ve vererek tırmanmaya başladık. Ancak bu durum genç
arkadaşlar için sıkıntılı olmaya başladı. Buna ilave olarak sık sık durulması
ve her duraklamanın neredeyse 5 dakikayı bulması motivasyonu düşürmeye başladı.
Bu ilerleme şekli grubun uyumunu bozmaya başladı.
Batonun kayışını düzeltmek isterken sağ dış eldivenim
100 metre aşağıya düştü, yapacak bir şey yoktu; polar iç eldivenin üzerine,
balaklavayı sardım. Yaklaşık 100 metre tırmanıştan sonra bir dağcının Rusça bu
eldiven kimin dediğini duydum. Sağ olsun bir dağcı beni bu zor durumdan
kurtardı. Her şeyi sabitlemenin, bağlamanın ne kadar gerekli olduğu bir kez
daha ortaya çıktı.
Yaklaşık 5.300 metreye kadar bu şekilde ilerledik. Bu
noktada Gülseven Hanım artık devam etmek istemediğini, çok üşüdüğünü, hipotermi
geçirmek üzere olduğunu ve midesini bulandığını ifade etti. İkinci rehberimiz
olan, Rusya snowboard şampiyonu olan, daha önce 84 kez Elbrus’a çıkmış olan Ali
ile geri döndü. Sonradan Gülseven Hanımın söylediğine göre; “Yedin benim 85
inci çıkışımı” diyormuş.
Gülseven Hanımı bıraktıktan sonra tempoda ikinci hata
başladı. Tempo o kadar hızlandı ki Ben ve Sinan yetişemiyorduk. 6 arkadaş diğer
grupları da sollayarak hızla ilerliyorlardı. O hale geldik ki artık adım
atamıyorduk. Sinan 2 sefer yalpaladı ve düşme tehlikesi geçirdi.
Sonunda iki zirve arasındaki boyunda yetiştik ve
burada yarım saatlik bir uzun mola verdik. Ben ve Nazan Hanım çantalarımızı
bıraktık. Ben bel çantasını aldım. Zirve yolu artık görünüyordu. Bu hepimizi
tekrar motive etti. Yaklaşık 8 saattir yürüyorduk, saat 12.00 civarındaydı.
Çok güzel bir tempo ile Nastya’nın kontrolünde
yürümeye başladık. Kuş gibi uçuyorduk. İki grubu geçtik. Sivri sırtta ipe
girdik, belki çok gerekli değildi, ancak güzel bir eğitim oldu. İpten
çıktığımız anda düzlüğü ve sonunda Elbrus ’un zirvesini gördük. Hepimiz ip gibi
dizildik, yürümeye başladık ve saat tam 14.00 de yürüyüş kararı gibi sayarak
adım atmaya başladık, sekizinci adımda zirvedeydik.
Birbirimizi tebrik ettik. Bayrağımızı açtık, Dağlara
boyun eğeceğimizi, asla insanın köleliğine boyun eğmeyeceğimizi, sonuna kadar
direneceğimizi Avrupa’nın ve Rusya’nın en yüksek noktasında herkese duyurduk.
Zirvede 15 dakika kaldıktan sonra dönüşe başladık. Çok
sıkıntılı, zorlu, acı verici 5 saatlik bir inişten sonra, saat 19.30’da
konteynırlar bölgesine(3.800 m.) geldik. Ben oldukça yorulmuştum, diğer
arkadaşlarım daha iyiydiler. Yatağıma kadar çorba ve ekmek getiren Nazan Hanıma
çok teşekkürler.
Yemekten sonra ne zaman uyuduk, sabah nasıl kalktık
hiç birimiz hatırlamıyoruz. Başarının rahatlığı ve 15 saatin yorgunluğu. Teşekkürler Elbrus!!!!
21 Ağustos 2013:
Sabah saat 07.00’de kalktık,
kahvaltı yaptık. Çantalarımızı aldık. Saşa ile vedalaştık. Bir saat gecikmeli
çalışan teleferikle üç aşamada Azau ’ya indik. Otelin önünde sinirli sinirli
dolaşan Aslan’ı gördük. 1.5 saat geç kaldınız diyordu. Adama teleferiğin
çalışmadığını anlatmak mümkün değil.
Otelden fazla eşyalarımızı
aldık. Otele kayıt belgesini aldık. Ancak gerekli değildi. Eğer Rusya’da
cumartesi Pazar hariç 7 günden fazla kalacaksanız bu belgeyi çıkışta
soruyorlar. Bizim tam sınırda idi. Riskli olabilirdi. Neyse ki bir şey çıkmadı.
Buradan Nalçik’e hareket
ettik.
Nalçik’te merkeze 6 Km.
uzaklıktaki “starıy dvor”da kaldık. Burası yeşillikler içinde Rusların kurort
dedikleri, genellikle yazın deniz dışındaki tatiller için kullandıkları bir
yatay otel şekli.
Oldukça
ucuz bir otel, şehir dışında olması sizi yanıltmasın. Bu ülkedeki en ucuz şey
ulaşım. Benzin yaklaşık bir dolar. Şehre gitmek için 200 ruble(12.00 TL)
ödemeniz yeterli.
Odalara
yine ikişer kişi yerleştikten sonra şehre indik, para bozdurduk.
Zirveyi
Boçka restoranda kutladık, sincapları seyrettikJ
Lenin caddesine gittik. Biraz dolaştık. Aldığımız bilgiye güvenerek, akşam halk
danslarının sergileneceği Lenin meydanına gittik ve saat 21.00 e kadar
bekledik. Sonra halk danslarını gençlerin kendi aralarında toplanarak
yaptıklarını gördük. Türkiye’de çok kolay rastlayamayacağımız görüntüler.
Halkın kendiliğinden eğlenmek için toplanacağı bir meydan ve kendiliğinden bir
araya gelen, birbirleriyle dans eden insanlar. Bu bir gün değil, haftanın her
günü tekrarlanan bir görüntü.
Biraz
daha bekledikten sonra otele döndük, bira ve çay içtik. Odalara çekilip
çantalarımızı seyahat için toparlamaya çekildik.
22 Ağustos 2013:
Sabah saat 07.00 de kalktık.
Biraz geç de olsa kahvaltılarımızı yaptık. Bu arada şoförümüz Aslan geldi.
“Gelecek sefer gelirken, Kabardince öğrenin” dedi. Ben de “Siz Türkçe öğrenin
Türkçe ortak dilimiz” dediğimde, “Ortak
dil Rusçadır” dedi. Burası özerk bölge olmasına rağmen Rusya’nın ve Rusçanın
ağır bir hâkimiyeti var. Herkes kendi ailesiyle bile Rusça konuşuyor. Her
tarafta Rusya ile birlikte hareketin propaganda yazıları var.
Naveki s rassiyey
(Yüzyıllarca Rusya’yla)
Puyst krepnet drujba narodof
rassii ( Rusya halklarının dostluğu güçlensin)
Puyst pokrepnet i podsvitaet
drujba s rassiyey ( Rusya’yla dostluk güçlensin ve çiçek açsın)
Kendi ana dilinde konuşan
hemen hemen hiç kimse duymadık, ama Balkar milliyetçisi, dağcı Abdulhalim Ölmez
bana “Rusça konuşuyorsun” diye kızdı ve “sen İvan mısın?” dedi.
Havaalanına geldik. Aslan’la
vedalaştık, Türkiye’ye davet ettik.
Uçağın saat 12.00 de
kalkması gerekiyordu, bu yüzden saat 10.00 da havaalanına geldik. Saat 14.00 de
bina içine ancak aldılar. Yani uçağın kalkması gereken saatten iki saat sonra.
İçeride dört ayrı x-Ray cihazından geçirdiler. Dört yerde pasaport kontrolü
yaptılar, bu işlemlerde bir saat sürdü. Saat 15.00 de nihayet uçak havalandı.
Saat 17.20 de, Türkiye saati
ile 16.20 de Sabiha Gökçen Hava limanına indi.
Maliyet:
Uçak hariç 600 dolar.
Tavsiyeler:
*Uçak biletlerinizi Sabiha Gökçen – Nalçik alınız.
Biraz daha fazla para verirsiniz, ancak bu sizi fazla kara yolculuğundan ve
bagaj aşımından kurtarabilir.
*Tırmanış süresince, bölgedekilerin İngilizce
bilmemelerinden dolayı yanınızda Rusça bilen birilerini bulundurmanız yararlı
olacaktır.
*Grubun
durumuna bakarak Snowtrack kullanmayı değerlendirin. Mutlaka çıkışta ya da
inişte kullanın.
*Batonunuzu, kazmanızı, eldiveninizi hatta çantanızı
bir şekilde vücudunuza sabitleyiniz. Benim gibi şanslı olmayabilirsiniz.
*Otelde bir gün kalmayı müteakip, aklimatizasyon için
barellere çıkınız. Gerekirse son iki gün otelde kalınız.
*Saşa’ da kalacaksanız Türkiye’den fazla yiyecek
götürmeyiniz, alışverişi orada yapınız.
*Rehber olarak Nastya ve Ali’yi önerebiliriz.
*Sürekli
dağcılık yapmıyorsanız, gitmeden pahalı kıyafetler almayın, oradan kiralama
yoluna gidin.
*Azau, Terskol veya Çeget’de otelde kalabilirsiniz.
Ancak Teleferiğin Azau ‘da olduğunu unutmayınız.
*Otelde bir gün kalmayı müteakip, aklimatizasyon için
barellere çıkınız. Gerekirse son iki gün otelde kalınız.
Hazırlayan: Mustafa SÖZLÜ
İletişim:mustafasozlu@hotmail.com
















Yorumlar
Yorum Gönder