Balçova/İzmir Termal Yürüyüşleri




Son iki hafta içerisinde, Balçova termal otelden başlayarak 3 yürüyüş yaptım.

Bu yürüyüşlerden birincisini yapabilmem için önce başlama noktasını bulmam gerekiyordu. Yolda birkaç kişiye sordum, herkes iyi niyetle tarif etti. En ilginci orman yolunu sorduğum bir belediye park işçisi “Ne yapacaksın ormanda, daha geçen hafta domuzlar buraya kadar indi” demesiydi. 
Tek başıma yürümem, ilk defa bu bölgeye gelmem ve duyarlı arkadaşların! Öğütlerinden dolayı biraz tedirgin olarak bir yürüyüş yaptım. Balçova termal otelin önüne arabamı park ettim, yürüyüş botlarını giydim ve buradan yürüyüşe başladım.







Birinci yürüyüşte Balçova barajını yukarıdan gördükten biraz sonra döndüm yaklaşık 4 Km'lik bir yürüyüş oldu.  Gördüm ki, birçok kişi burada yürüyüş, koşu ve spor yapıyordu. Öyle domuz korkusu filan da yoktu. Barajın yukarıdan görüntüsü güzeldi.


İkinci yürüyüşümde Behzat tepesine çıkmaya karar verdim. Bu sefer Balçova barajı tarafından, yani doğudan değil, batı tarafından yürüdüm. İki buçuk saatlik rahat bir tempo ile tepeye vardım. Sandviçimi yedim, birer bardak çay ve neskafe içtim.


Farklı bir yoldan inmeyi denedim. Kuzeydeki dik ve taşlı yoldan çıkmıştım, bu sefer o yolun doğusundaki ormana açılan yoldan indim. Domuz korkum kalmamıştı:) 
Yol önce sarı kurumuş otların bulunduğu bir açıklığa çıktı. Orman kenarından dumanlar yükseliyordu. İki genç ateş yakmıştı, ne yaptıklarını sordum; Sucuk pişireceklerini söylediler. Dikkatli olmaları konusunda ikaz ettim.


Sarı açıklığın çıktığı yoldan tekrar orman içi patikaya girdim. Bu sefer bir pınar, bir hayvan sulamak için bidonlardan yapılmış hayvan yalağının bulunduğu geniş bir çayırlığa çıktım. 
Patikanın çayırlıktan çıkan devamını göremedim. Orada bir baraka vardı, kimse var mı diye seslendiğimde birisi cevap verdi. İçeriye baktığımda, çoban olduğunu sandığım birisini gördüm, çay demlemişti; ama sanırım pek misafir sevmiyordu. Patikanın yerini sordum. Barakanın içinden dışını tarif ederek, “işte oradaki büyük çamın yanında” dedi. Dışarıda birçok büyük çam vardı. Neyse büyük çamı ve patikayı buldum. Patika toprak yola çıkıyordu. Yoldan devam ederek döndüm. Yaklaşık 9 Km'lik bir yürüyüş oldu.






Üçüncü yürüyüşümde toprak yolu takip ederek tepelerin etrafında bir tur atmak istedim. Sabah saat 10.00 da biraz geç bir saatte yürüyüşe başladım. Dört saatlik bir yürüyüşle planladığımı sandığım rotanın en güneyine ulaştım. Yol o kadar çok zikzak çizdi ki ne kadar güneye gittiğimi anlayamadım. Bir anda havacıların radarını karşımda buldum. O kadar yakındı ki yapılan anonsları duyuyordum. Orman içinde bir şeyler atıştırdım. Yürüyüşü daha kısa planladığım için bir litre su almıştım. Kontrollü içmeye başladım, yetmesi mümkün değildi.

Turu tamamlayabilmek için tepelerin batısından geri dönüşe başladım. Geri dönüş güneş ve yetersiz su alımından dolayı oldukça zorlu oldu. Yol oldukça uzundu. Yolun sürprizi koca yemiş ağaçları oldu. Biraz yedim, boş yarım litrelik su şişesini de ağaçlardan topladığım koca yemişlerle doldurarak eşime getirdim. Otele ulaştığımda saat 17.30 olmuştu. Toplam olarak 7,5 saatlik ve 20 Km'lik bir yürüyüş oldu. Hemen otelin kafesine koştum. Kocaman bir bardak limonata ile yarım litre su içtim.


Rakım olarak; üç yürüyüşe de yaklaşık olarak 60 metreden başladım, birincide 530 metreye, ikincide 750 metreye, üçüncüde ise 860 metreye tırmandım.

Dağcılık sporu için çok güzel bir çalışma alanı.

    Doğal güzellikleri görmeye değer.

    Fotoğraf meraklıları için güzel İzmir manzaraları çekilebilir.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bu Sefer Lviv Dedik

Malzeme Kontrol Çizelgesi

Medea Heykeli